[:tr]Yeni Albümü ile The Old Ramblers[:]
[:tr] The Old Ramblers, ismiyle de yaptığı albümle de özel bir grup. Açıkçası daha önce bu gruptan haberdar değildim. Vokal, gitar ve çeşitli enstrümanlarda Sarp Keskiner, armonikada Orhun Keskinbıçak ve akustik gitar ve bazı parçalardaki vokallerde de Türker Özer’den kurulu bir grup. Türkiye’de daha önce kaydı yapılmamış klasik sayılabilecek blues parçalarını yorumlamış. Aslında bu şaşırtıcı bir girişim. Çünkü zaten hayli kısıtlı bir dinleyici kitlesi bulunan blues’un, daha da az dinlenen tarzlarından parçaları özenle seçip bunları bir albüm olarak dinleyicilerin beğenisine sunmak gerçekten dikkate değer bir değer bilirlik ve özel bir yaklaşım. Bu bakımdan grubu cesur ve samimi buldum. Albümü baştan sona birkaç kez dinledim ve samimiyetle söyleyebilirim ki çok beğendim. Genellikle II. Dünya Savaşı öncesi (pre-War) parçaların yorumlandığını ve bunda da şaşırtıcı düzeyde başarılı olunduğunu gördüm. Sarp Keskiner’in vokalde ve çeşitli enstrümanlarda üstlendiği görevin yanı sıra prodüktörlük koltuğunda da çok titiz davrandığını ve imzasını attığını görebiliyoruz. Çünkü prodüktörlük koltuğu bir…
[:tr]Jeff Shucard’s Practice Tape Notes[:]
[:en] Dear Friends, Until the pandemic hit, it never occurred to me to listen to the practice audio cassette tapes made at my kitchen table in Connemara, Ireland, forty or more years ago. But then, again, I never imagined I’d be in a lockdown for months with endless time to fill either. All this free time on my hands has led to much reading and writing and the opening of boxes and files long ago stored away and forgotten. One such box I opened contained dozens of homemade audio tapes that I’d accumulated over the years, some of the tapes titled, some not. I decided to sit down and listen to these tapes and see if there was anything there worth saving. While listening to one of the untitled tapes, I heard someone playing a Scott Joplin rag on guitar. This was a very old tape and I had…
[:tr]Jeff Shucard’ın Alıştırma Kasetleri[:]
[:en] Sevgili Dostlar, Pandemi tüm dünyayı etkisi altına almadan önce, Connemara’daki (İrlanda) mutfak masamda kırk küsur yıl önce kaydettiğim ses kayıtlarını tekrar dinleyeceğim hiç aklıma gelmemişti. Ama tabi aylarca karantinada kalacağımı ve dünyanın bütün zamanının cebime dolacağını da bilemezdim. Ben de bu boş zamanlarımı okumaya, yazmaya, yıllar önce bir köşeye saklanıp unutulmaya yüz tutmuş kutuları ve dosyaları açmaya ayırdım. Açtığım kutulardan birinde yıllar boyunca kaydettiğim; bazısında etiket bile olmayan düzinelerce ev yapımı kaset çıktı karşıma. Elde tutmaya değer bir şeyler var mı diye oturup bu kasetleri dinlemeye karar verdim. Bu etiketsiz kasetlerden birinde meçhul biri gitarda Scott Joplin rag’i çalıyordu. Çok eski bir kasetti ve bu zor parçayı kimin çaldığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Dinlemeye devam ettim ve müzisyenin bir hatasından sonra “hadi be” diyerek çalanın kendim olduğunu fark ettim. Aradan geçen kırk yılda o parçayı çaldığımı bile unutmuşum. Ardiyedeki bir kutunun dibine hapsolmuş bir sürü unutulmuş şarkının…
[:en]Blind Blake – Mr. Diddy Wa Diddy (ENG)[:tr]Blind Blake – Mr. Diddy Wa Diddy (ENG)[:]
[:en] The blues recording artist Blind Blake defies categorization. Although he is usually called a ragtime bluesman, that description does little to define the diversity of his music. The fact is, no other blues recording artist of his time sounded quite like him. His jazzy, highly syncopated guitar, his phrasing and speed on the fret board, the sly ironic songs he composed were not only a unique synthesis of styles, but technically beyond the reach of all his contemporaries, much as they remain to this day. Many have tried but few have succeeded in capturing Blake’s feel. He sets the bar for all finger pickers to aspire to. Blake is also unique in that he is the most mysterious of all blues artists. Where he came from, where and when he died, almost all the facts of his life are largely unknown or a source of great speculation. It is…
[:en]Blind Blake – Bay “Diddy Wa Diddy” (TR)[:tr]Blind Blake – Bay “Diddy Wa Diddy” (TR)[:]
[:en] Blues sanatçısı Blind Blake’i bir kategoriye sokmak mümkün değil. Genellikle bir ragtime blues’cusu olarak anılsa da bu tanımlama Blake’in müzikal çeşitliliğini betimlemek için yetersiz kalıyor. Gerçek şu ki, zamanının hiçbir blues sanatçısında onunki gibi bir ‘sound’ bulamazsınız. Caz kokan senkoplu gitarı, gitar klavyesindeki hızı ve cümleleri, muzip ve ironik şarkıları, farklı üslupların eşsiz bir sentezini sunar. Teknik olarak hiçbir çağdaşının yanına yaklaşamadığı bu şarkılardaki tekniğe bugün bile erişebilen yoktur. Blake’in hissiyatını yakalamaya çalışan çok olmuştur ama pek azı bunu başarabilmiştir. Penasız, parmakla gitar çalanlar hala Blake’in koyduğu çıtaya erişmeye çalışır. Blake’i eşsiz yapan özelliklerden biri de tüm blues sanatçılarının en gizemlisi olmasıdır. Nerede doğduğuna, ne zaman ve nerede öldüğüne, yaşamına dair neredeyse hiçbir somut veri yok elimizde; bildiklerimizin çoğu da birçok spekülasyona konu olmuştur. Sanki bir gün Paramount kayıt stüdyosuna çıkıp gelmiş, altı yıl peş peşe mükemmel kayıtlar yapmış (1926-1932); ardında müzikal imzasını taşıyan olağanüstü bir dizi kayıt bıraktıktan…
[:en]An Introduction to Piano Blues[:tr]An Introduction to Piano Blues[:]
[:en] Rock n Roll changed everything. White kids playing rhythm and blues. How could this happen? This sound that had belonged only to the underprivileged black communities of America, suddenly broke through racial barriers and became a music revelation that not only took over the States, but the entire world. When Elvis sang Hound Dog and That’s All Right, two songs by Big Mama Thornton and Arthur Crudup, Afro American blues artists totally unknown to the greater world, he literally shook the foundations of the slave mentality and announced the emergence of a new world in which kids everywhere gave the finger to archaic prejudices. Rock’n Roll also made the guitar the most popular musical instrument in history. The guitar was, and remains, the coolest instrument ever made. The guitar allowed all of us to become musicians, singers and composers. You didn’t need to take lessons or learn to read…
[:en]Piyano Blues’a Giriş[:tr]Piyano Blues'a Giriş[:]
[:en] Rock’n Roll her şeyi değiştirdi. Beyaz gençler Ritim&blues çalıyor artık. Peki nasıl oldu bu? Sadece Amerika’nın zor şartlarda yaşayan siyah topluluklarına ait olan bu sound, nasıl oldu da ırk bariyerlerini aşıp, yalnızca Amerika’yı değil tüm dünyayı saran bir müzikal aydınlanma haline geldi? Elvis, dünya çapında hiç bilinmeyen Afro-Amerikan blues sanatçıları Big Mama Thornton ve Arthur Crudup’ın şarkıları Hound Dog ve That’s All Right’ı söylediğinde köle zihniyetini tam anlamıyla temellerinden sarstı ve her yerde ilkel önyargılara hareket çeken çocukların yer aldığı yükselen yeni bir dünyanın habercisi oldu. Rock’n Roll sayesinde gitar da tarihteki en popüler, gelmiş geçmiş en havalı müzik enstrümanı haline geldi. Gitar hepimizin müzisyen, şarkıcı ve besteci olmasını sağladı. Ders almanıza ya da müzik okumayı öğrenmenize, hatta çaldığınız notaların adını bilmenize bile gerek yoktu. Yapmanız gereken tek şey bir iki akor öğrenmekti, hepsi bu. Bu anlamda, bluesun evriminde yeni bir basamak olan rock’n roll da herkese ulaşabilme ve…